21 Ocak 2013 Pazartesi

Lavanda







Uzun hatta upuzun bir aradan sonra merhaba canlar. Ne oldu da bu kadar tembelleştim, neden bu kadar çok sevdiğim blogumdan haftalardır uzak kaldım bilmiyorum. Son zamanlarda fazlaca ihmal ettiğim bloguma artık daha fazla zaman ayıracağım, hatta 2013 hedeflerimden biri de buydu. Evet 2013'ün ilk postunu yılın 21. günü yapmam bu hedefle çok uyumlu görünmüyor ama son zamanlarda hayatım sadece iş ve spordan ibaret oldu (evet burada yazar spora başladığını vurgulamak istemektedir :)), sadece blogumu değil pekçok şeyi ihmal edip erteliyorum. Hayatta bazı dönemler böyle oluyor, birkaç ay öncesine kadar haftada en az 3 post yapan çalışkan bloggerınız da biraz karışık bir dönemde ama hızla toparlayacak, söz.

"Alışverişkolik sözü ne çok uzattın, neresi bu sevimli yer onu anlat" dediğinizi duyar gibiyim. Bu harika fotoğrafların hepsi Ulupelit'teki şirin ötesi bir butik otelden, adı Lavanda. Ulupelit Şile'ye 20 km. mesafede bir yer, İstanbul'dan yaklaşık 1 saatte ulaşılabiliyor. Hem şehre çok yakın hem de bir o kadar uzaklaşmış hissettiren bir kaçış yeri. Haftasonu farklı birşey yapmak istiyorsanız, biraz kafa dinleyeyim, temiz hava alıp, harika yemekler yiyeyim, kendimi şımartayım diyorsanız, bunu çok da uzağa gitmeden yapmak istiyorsanız Lavanda'dan daha iyi bir seçenek bulamayacağınız iddia ediyorum. Hele bir de benim gibi şanslıysanız ve kardan sonra gittiyseniz, karlı orman manzarası burayı daha da güzel ve büyülü kılıyor. Otel o kadar zevkli döşenmiş, herşey öyle ince düşünülmüş ve öyle hoş deyatlarla dolu ki, ince bir zevkin ürünü olduğunu kapıdan girer girmez anlıyorsunuz. Burası bir aile işletmesi, Ahmet Bey ve Feryal Hanım otellerindeki tüm müşterileri evlerine gelen bir misafir gibi ağırlıyorlar, kendinizi prenses sanıyorsunuz. Oğulları Emre Şen ise otelin şefi, hem de çok başarılı bir şef, Mikla'da Mehmet Gürz ile, İtalya'da Michelin yıldızlı şeflerle çalışmış, Lavanda'nın mutfağında harikalar yaratıyor. O kadar sevdim ki Lavanda'yı, odaların sevimliliğini mi anlatsam, SPA'nın ne kadar şahane olduğunu mu, yemekleri mi, manzarayı mı bilemiyorum, kendimi durdurmazsam sayfalarca yazabilirim. Bu kadar uzun yazı okumaktan sıkıldığınızı biliyorum , o yüzden araya birkaç fotoğraf koyalım :)

Hi everyone, it has been too long since the last post, one of my 2013 goals was posting more often, yet in the first three weeks of the year I was pratty busy and could not find time to post. I promise, the next post won't be this much late, I will post as often as I used to do.

The photos in this post are from a wonderful boutique hotel named "Lavanda" where is 1hour from Istanbul. A family owns this small boutique hotel, they make you feel like you are a guest visiting their home. You feel yourself pampered and relaxed here. If I don't stop myself I can write for pages about this hotel, yet I'll try to summarize. SPA is like heaven, you should spend a couple of hours there, the restaurant is incredible, the chef, who is the son of the owners of the hotel had worked one of the most famous fine dining restaurants of Istanbul. Wine menu is the second largest one in Istanbul. If you visit Istanbul and want to go to somewhere different from Beyoğlu, Sultanahmet and Eminönü, you can stay in Lavanda. If you like boutique hotels in Toscana and Provence, you will love Lavanda, too.







 Pantalon ve gömlek/ Pants and shirt: Batik, Kazak/Pullover: Mango, Botlar/Booties: Hotiç, Kolye/ Necklace: Maggala
Keşke irademe ve açlığıma hakim olup yemeklerin fotoğraflarını çekebilseydim ama hem çok açtım hem de yemekler o kadar baştan çıkarıcıydı ki, fotoğraf çekmek aklıma bile gelmedi. Yolunuz Lavanda'ya düşerse (ki sadece bir akşam yemeği için bile olsa düşmeli, otele sadece yemeğe gelenler de var, ama gelmişken kalmadan dönerseniz de aklınız kalır) mutlaka denemenizi önerdiğim yemekler kaz ciğeri, ördek confit, fırında oğlak ve deniz mahsüllü makarna (hepsi aynı öğünde denenmemeli tabi :)). Tatlıya mutlaka yer ayırın lavantalı creme brulee inanılmaz, çikolatalı sıcak kek de muhteşem. Bu restaruantı bu kadar özel kılan şefin üstün yeteneğinin yanı sıra özenle seçilen malzemeler, örneğin zeytinyağı Edremit'ten, ördekler Fransa'dan geliyor, ekmekler 15 yıllık özel bir mayayla yapılıyor ki hayatımda yemediğim kadar çok ekmek yedim. Lavanda, Sunset'ten sonra en geniş şarap kavına sahip, deneyebildiğiniz kadar çok şarap deneyin, Türkiye'de başka yerde kolay bulamayacağınız şaraplar bunlar. Yemekten sonra kahvenin yanına  ev yapımı tarçınlı vişne likörünüzü alıp, şömine başında keyif yapmak da unutulmamalı :)


Temiz hava insanın iştahını açıyor, kahvaltı masasında gördüğünüz ne varsa silip süpürdüm, hatta gördüğünüz buzdağının bir kısmı diyebilirim :) Uzun süredir böyle güzel bir kahvaltı etmemiştim. Ekmekler ve yumurta  köyden, zeytin Edremit'ten, domates ve salatalık organik pazardanmış, kendi yaptıkları reçellerin lezzet sırrı ise meyvelerin sarap ya da vodkada bekletilmesiymiş.



 Etek/skirt: Zara, Kazak/Pullover: Mango, Botlar/Booties: Hotiç

Lavanda deneyimini ömrünüzde en az bir kez yaşamalısınız, özellikle ruhunuzun dinlenmeye ihtiyacı olduğunu hissediyorsanız. En kısa zamanda yeni postta buluşmak üzere hoşçakalın canlar.